Mustafa İslamoğlu'na İlmî Reddiyeler

30/12/2009

İslamoğluna Karşı Uyanık Olun.!

Filed under: Bir Ayeti Yanlış Tefsiri — moskovazâde @ 10:28 am
Tags: , ,

İslamoğluna Karşı Uyanık Olun.!

Kendilerine yâhut yakınlarına veyâ sevdiklerine hakâret ve iftirâ edildiğinde etkilenip tavır takınan kimseler, sahâbe ve tâbiîne yapılan bunca hakâret karşısında hâlâ sessiz ve seyirci kalabiliyorlarsa, mutlakâ îmanlarındaki samîmiyeti sorgulamalıdırlar.

“Biz seni ancak bütün âlemler için büyük bir rahmet olarak gönderdik” buyuran Allâh-u Te’âlâ’ya nihâyetsiz hamd-ü senâlardan, kendisini “Ben ancak çokca hidâyet eden bir rahmetim” diye vasıflayan Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e ve âl-i ashâbına hadsiz ve adsiz salât-ü selâmlardan sonra! Önceki yazılarımızda sizlere söz verdiğimiz başlıkları tâkib etmek suretiyle, bu yazımızda da Mustafa İslamoğlu’nun, “Üç Muhammed” kitabında Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şerefini tenzil ve Fahri Kâinat’ın şânına tâzim edenleri tahkîr ve tezyif içeren âtıl ve bâtıl fikirlerini reddederek Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in dünyada medetlerini, âhirette de elimizden tutmasını taleb etmeye devam edeceğiz. Allâh-u Te’âlâ bizi de siz okurlarımızı da Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ırz-u haysiyetini koruyanlar zümresine ilhâk eyleyip, iki cihanda da himmetlerini üzerimizde dâim eylesin. Âmîn!

KA’BU’L-AHBÂR, RASÛLÜLLÂH’IN NUR OLUŞUNU, YAHUDİ KABBALİZMİNE DAYANARAK ÎCAD ETMEMİŞTİR, BİLAKİS O’NUN NUR OLDUĞUNU KUR’ÂN SÖYLEMİŞTİR

İslamoğlu, en yüce sahâbîlerin bile kendisinden rivâyette bulunduğu Ka’bu’l-Ahbâr (Radıyallâhu Anh) gibi tâbi’înden bir zâtın Kur’ân’ı yahudi tasavvuruyla okuduğunu iddiâ ederken, bakın nasıl bir örnek açıklıyor: “Kökleri hermetik öğretiye ve oradan da Yahudi Kabbalizmine dayanan bir yaklaşımla “Nur-ı Muhammedî” teorisinin mucidi olduğunu tahmin ettiğimiz Ka’bu’l-Ahbar, “Allah göklerin ve yerin ışığıdır” (24.35) ayetini bakın nasıl anlıyor. “İkinci “nur” sözcüğü, burada, Muhammed sallallahu aleyhi vesellemdir. Allah’ın “onun nurunun örneği” sözü, “Muhammed sallahu aleyhi vesellemin nuru” anlamına gelir.“Nur-ı Muhammedî” teorisini desteklemede kullanılan bu “nur” rivâyetleri, sadece aşırı mistik bir yorum olarak İslâm geleneğine girmemiştir. Süyuti bu konuda bize hayli malumat veriyor: “Hakîm Tirmizi, Zekvan’dan naklen aktarıyor: ‘Rasûlüllah (sav)’ın, gün ya da ay ışığında gölgesinin yere düştüğü görülmemişti. İbn Seb’in el-Hasais’inde der ki: ‘Onun gölgesi yere düşmezdi, çünkü o nur idi. O güneş ve ay ışığında yürüdüğü zaman onun gölgesi görülmezdi.’ Bazıları buna, Rasulullah’ın şu duasını delil gösterdilr: “Beni nur kıl!”

Bu tipik bir aşırı yüceltmeci yanlış anlamaydı. İkisi de gnostik tabiatlı olan Kabalacı Yahudilikle Hermetizm’in karışımından ortaya çıkan yanlış anlama, bu noktada kalmadı. İş, “Hz.Peygamber’e kim ne kadar karizma katacak?” yarışına dönüştü.” (Mustafa İslamoğlu, Üç Muhammed, sh:90-91)

İslamoğlu’nun bunca uydurukça söz içeren bâtıl ve tezvir dolu şu beyanlarından sarsılmamak ve ürpermemek elde değildir. Bu durumda o bu suçlamaları rivâyetleri nakledilen zevâta mı, yoksa “Size Allâh’tan bir nur, bir de Kitâb-ı Mübîn geldi” (Mâide Sûresi, 15) buyurmuş olan Allâh-u Te’âlâ’ya mı yöneltmiş olmaktadır, zîrâ müfessirlerin tamamı bu âyet-i kerîmede geçen kitabı “Kur’ân”, nûru da “Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)” olarak tefsir etmişlerdir. Zaten Allâh-u Te’âlâ: “Ey Nebî! Gerçekten biz seni bir şâhid, bir müjdeleyeci, bir uyarıcı, Allâh’ın izniyle Allâh’a çağırıcı ve nûr saçan bir kandil olarak gönderdik” (Ahzab Sûresi, 45-46) kavl-i şerîfinde de Habîbi’nin ne büyük bir nur olduğunu beyân etmiştir. (more…)

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.