Mustafa İslamoğlu'na İlmî Reddiyeler

30/12/2009

Mustafa İslamoğlu; “Efgani’yi Karalayanlar O’nun Tuvalet bezi olamazlar”

Filed under: Mason Efganî'yi Övmesi — moskovazâde @ 11:16 am

Sayın, Mustafa İslamoğlu “Mason ve Din Düşmanı” olan Cemaleddin Efgani’yi göklere çıkarırken,

Afgani’nin maskesini düşüren, Ehli Sünnet Âlimlerini ve Sultan II. Abdulhamid’i Afgani’nin tuvalet bezi olamazlar! Diyerek aşağılıyor!

İşte, ilgili link;


Önemli Not; Eğer, You Tube’ye giremiyorsanız;

Yasaklı olan “You Tube” adlı siteye erişmek İçin Tıklayınız…

Öncelikle, İslamoğlu’nun “Ona kara çalanlar onun tuvalet bezi etmezler” diyebildiği (!) Şu Efgani denen azılı kâfiri tanıyalım;

“Şurası aşikâr: “Bu din (İslamiyet) nerede yerleşmişse ilmi boğmuştur. Bu uğurda istibdatla el ele vermekte tereddüt etmemiştir.” Diyen Cemalettin Efgani’yi…
Afgani açık ve net olarak İslamiyet’in ilerlemeye mâni bir din olduğunu iddia etmekte, samimi müminlerin Allah’ın ayetlerine olan bağlılıklarını, sabana bağlanan bir öküzün durumuna benzetmektedir:

“Biliyorum ki Müslümanların Avrupa ile aynı medeniyet seviyesine yükselmeleri çok güçtür. Felsefe ve ilmî usullerle hakikate ulaşmak onlara yasaktır. Gerçek şu ki; bir Müslüman, konusu ilmî hakikat olan her çeşit araştırmadan kaçınmalıdır. Kölesi olduğu nass’a sabana bağlanan bir öküz misali bağlanan mümin ilanihaye şeriat tefsircileri tarafından çizilen yolda yürümeye mahkûmdur”.

Cemaleddin Afgani İslam’ın bir zorbalık dini olduğunu da iddia etmekten çekinmemiştir:

“Peki, Arap medeniyeti bu kadar şaşı–kör olduktan sonra nasıl birden sönüverdi? Meşale o zamandan beri neden tekrar tutuşmadı? Arap dünyası neden uzun zamandan beri karanlıklarda bocalıyor? Burada İslam dininin bütün sorumluluğu ortaya çıkmaktadır. Şurası âşikar; bu din nerede yerleşmişse ilmi boğmuştur. Bu uğurda istibdatla elele vermekte tereddüt etmemiştir”.

İslamiyet hakkında bu fikirlere sahip olan C. Afgani Kahire’deki “Şark’ın Yıldızı” isimli locada 1878 yılının Temmuz ayında resmen Mason olmuştur. Mason loca numarası 1355’dir. Afgani aynı zamanda gittiği her yerde Mason locaları açmakla ünlenmiştir. Kardeşinin oğlunun ifadesine göre onun bariz vasfı “her gün yeni bir tipleme ve yeni bir kimlikle ortaya çıkmasıdır”.

İmdi, İslamoğlu bu Alçak adamı nasıl müdafaa edebilir?

II. Abdulhamid Han’ın da aralarında bulunduğu bazı kimselerin, Efgânî hakkında ‘maskara, dinsiz, zındık vs.’ demesi, Mustafa İslamoğlu’nu çok rahatsız etmiş olacak ki, Efgânî gibi bir din düşmanını temize çıkarmak için başta Abdulhamid Han olmak üzere, Birçok Âlim’e çok Galiz hakaret etmiştir!

Bakalım, Bu hususta M. İslamoğlu neler diyor neler!

Evet, Abdülhamit’e bakın!

Efgani’den ne kadar korkmuş ki yanına 18 tane de ajan koymuş!

Oysa Abdülhamit’in elinde Efgani’nin İngilizlerle işbirliği yaptığına dair belgesi vardı ve de Efgani’ye bu yüzden İngilizlerin maskarası demişti…

Efgani masonların arasına iyi olduklarını sandıkları için girmiş… Deneme yanılmayla masonları öğrenmek de çok ilginç…

Efgani’ye kara çalan adamlar Tuvalet bezi bile etmezlermiş. Bu ne çirkin itham, nasıl bir ilim adamı böyle edep dışı söz söyleyebilir? Demek ki M.İslamoğlu’na göre, Ehli Sünnet Âlimleri Efgani’nin ne (Mason, Hain, Zındık) olduğunu ortaya çıkarmakla bunu hak ettiler! Peki, bu durumda İslamoğlu ne oluyor?

İslamoğlunun deyimiyle, Ömründe Sıcak Çorba içmemiş adama konak tahsis ediliyor… İran sefirinin parasını almıyor ama Abdülhamit’in verdiklerine hayır demiyor… Bu ne yaman çelişki böyle?

İslamoğlunun; Herkes çocuğuyla vur patlasın çal oynasın sene 1870–1890 lı yıllar Osmanlı savaştan savaşa koşuyor… Herkes vur patlasın çal oynasınlar vakit geçiriyor sözü çok ilginç (!) Resmen karşısındakileri aptal yerine koyuyor!

Evet, görüldüğü gibi Bugün hâlâ Efgânî’nin batıl davasını öve öve bitiremeyenler vardır.

Konu ile ilgili birkaç iktibas;

İstanbul’da yayınlanan “Mimar Sinan” adlı Mason dergisinde Afgani hakkında uzun bir övgü makalesi yayınlanmış bulunuyor. (1)

Afgani Yalancı, karışık, bulaşık bir kişidir. Bir ara, Blunt adlı bir İngiliz ajanı ile birlikte Halife Sultan Abdülhamid’i tahtından indirmeye teşebbüs etmiştir.

Bugün İslam âleminde görülen, Kitabullah’ın ve Resûl Sünnetinin ruhuna muhalif nice olumsuz iş ve davranışta Efganî kâfirinin tuzu biberi vardır.

Bin dört yüz yıl boyunca İslam dünyasından nice Ehl-i Sünnet müctehidleri, büyük fakihler, veliler, kâmil mürşitler, amil ve Râsih âlimler, imamlar, rehberler çıkmıştır. Müslümanların bu nurlu kafileyi bırakıp da Afgani ve tilmizleri gibi birkaç sarıklı masonun peşine düşmesini isteyenlerde akıl mı yoktur, yoksa hüsnüniyet mi?” (2)

II. Sultan Abdulhamid: Afgani İngiliz maskarasıdır!

II.Abdulhamid Han’ın, Efgani’yle ilgili söylediği şu sözlere bakarsak Efgani’nin nasıl birisi olduğu daha iyi anlaşılacaktır:

“…Hilafet’in elimde olması sürekli olarak İngilizleri tedirgin etti. Blund adlı bir İngilizle Cemaleddin Efgani adlı bir maskaranın elbirliği ederek İngiliz hariciyesinde hazırladıkları bir plân elime geçti…

Cemaleddin–i Efgani’yi yakından tanırdım. Mısır’da bulunuyordu. Tehlikeli bir adamdı. Bana bir ara Mehdilik iddiasıyla bütün Orta Asya Müslümanlarını ayaklandırmayı teklif etmişti; buna muktedir olamadığını biliyordum.

Ayrıca İngilizler’in adamı ve çok muhtemel olarak İngilizler beni sınamak için bu adamı hazırlamışlar idi. Derhal reddettim. Bu sefer Blund’la işbirliği yaptı…” (3)

Cemaleddin Efganî, İngiliz belgelerine göre “tanrıya inanma” şartı koşan İskoç Mason Locası’na üye iken, buradan “tanrısızlık” ithamıyla kovulmuş, o da “tanrı tanımazlık”ın makbul sayıldığı Fransız Grand Orient Locası’na reis olmuştur. (4)

Cemil Meriç Afgani hakkında şöyle der;

“Bizim “Büyük İslâm Birliği”nin kurucusu olarak selâmladığımız Efgani’nin Fransa’daki dostu Hıristiyan Halil Ganem’dir. Sultan Abdülhamid han’ın hasm-ı biamânı Ganem.

Renan, Efgani’yi bir masal kahramanı olarak değil, gerçek kişiliği ile yani dinsiz, bir “libre penseur” olarak tanımaktadır. Zavallı Türk intelijansiyası! Kimlerin peşinden gitmemiş. Düşmanları dost, dostları düşman olarak tanımış. Peygamber’in adını anmağa cesaret edemeyen bir Efgani’yi Peygamber kadar saygıya layık görmüş.” (5)

Herhalde bu iktibaslarla meselenin nerelere kadar gittiği daha iyi anlaşılmıştır.

Dipnot;

1- (Mimar Sinan dergisi, sayı: 127, Mart 2003)
2- (İnkişaf Dergisi, No: 2)
3- (Bkz. Abdulhamid Han, Sultan Abdulhamidin Hatıra Defteri (Haz. İsmet Bozdağ), İstanbul 1986 (8. Baskı), Pınar Yay. S. 73)
4- (Bkz. Alaaddin Yalçınkaya, Cemaleddin Efgani, İstanbul 1991, Osmanlı Yayınları, s. 131–132; Muhammed Reşad, Cemaleddin Efgani Hakkında Makaleler, İstanbul 1416/1996, s. 21, dipnot: 36).
5- Cemil Meriç (Umrandan Uygarlığa)
Yahya Baştürk – Aldananlar.org

WordPress.com'da Blog Oluşturun.